Turizm|

Karagöl, Kuzey Anadolu Dağları’nın devamı niteliğinde olan Karçal Dağları’nın (3415 m) kuzeybatısında yer almaktadır. Yönetim bakımından Artvin ilinin Borçka İlçesi sınırlarında kalan gölün, ilçe merkezine uzaklığı 27 km dir.Bir heyelanla meydana gelen göl, deniz seviyesinden 1450-1480 m aralığında yer alır. Biri büyük diğeri küçük iki gölden oluşan Karagölün alanı yaklaşık 50 000 m² olup en derin yeri 25 m yi bulmaktadır. Gölün suyu tatlı olup, bir gidegenle dış drenaja bağlanmaktadır. Karagöl ve çevresi sahip olduğu jeolojik, jeomorfolojik, flora, fauna zenginliği ve peyzaj özellikleri nedeniyle 14.08.2002 tarihinde Tabiat Parkı (368 ha) ilan edilmiştir. Saha başta eko-turizm olmak üzere çeşitli turizm etkinlikleri için önemli bir potansiyele sahiptir.

Artvin’in Borçka ilçesine 25 kilometre uzaklıkta bulunan Karagöl, doğaseverlerin akınına uğruyor. TEMA Vakfı’nın örnek projelerinden biri olan ‘Artvin Camili Kırsal Kalkınma Projesi’nin uygulandığı Camili köyünün, 7 kilometresi hariç toprak yolunu takiben ulaşılabilen Karagöl’e gitmek isteyenler, zorlu bir yolculuğun ardından adeta saklı bir cennetle karşılaşıyor.
Karçal Dağı’ndaki Aralık Yaylası’nın yakınlarında bulunan bir tepenin, 1800’lü yılların başında heyelan sonucu bir derenin önünü kapatmasıyla oluştuğu bilinen Karagöl, anıt sayılabilecek çeşitli yaşlı ağaçlarla çevreleniyor. Zengin bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğine sahip olan bölge, ulaşım güçlüğüne rağmen doğa tutkunlarının ilgisini çekiyor.

Borçka Karagöl Doğayı Koruma ve Tanıtma Derneği Başkanı Necip Kara, yaptığı açıklamada, Karagöl’ün Doğu Karadeniz’in doğa harikalarından biri olduğunu, bu yüzden özellikle doğa turizmine yönelik turlar düzenleyen şirketlerin müşterilerini ağırladıklarını, bölgeyi her yıl yaklaşık 10 bin kişinin ziyaret ettiğini belirtti.

Karagöl’ün de içinde bulunduğu 368 hektarlık alanın Çevre ve Orman Bakanlığı’nca 2002 yılında ‘Tabiat Parkı’ haline getirilmesiyle bölgenin doğa turizmi açısından cazip hale geldiğini anlatan Kara, özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’den turlarla gelen doğa tutkunları ile çeşitli üniversitelerden gelen bilim adamlarının Karagöl’ü gördüklerinde hayranlıklarını saklayamadıklarını söyledi.

Kara, 25 metre derinliğinde ve 50 dönüm alana sahip gölde, heyelan sonucu oluşması nedeniyle suyun altında hala canlı ağaçlar bulunduğunu kaydetti. Avlanmanın yasak olması nedeniyle bol miktarda yöreye özgü kırmızı pullu alabalık bulunan gölün, göç yolunda yer aldığı için eylül ayında çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yaptığına dikkati çekti. Kara, 10 yıldan beri ağaç kesiminin yasak olduğu bölgede yeşilin her tonuyla karşılaşmanın mümkün olduğunu ifade etti.

‘GÖLÜN TOPRAKLA DOLMASI ENGELLENMELİ’

350’ye yakın ayı ve az sayıda vaşağın barındığı bölgede geceleri kurt, çakal ve tilkilere rastlamanın mümkün olduğunu vurgulayan Kara, yöre halkı olarak bu doğal dengenin bozulmaması ve güzelliklerin korunması için iki yıl önce derneği kurduklarını belirtti.

Karagöl çevresinde yapılaşmanın yasak olduğunu, sadece Orman İşletmesine ait 27 yatak kapasiteli bir tesisin bulunduğunu dile getiren Kara, dernek olarak iki yıldan beri bu tesisi kiralama yoluyla işlettiklerini anlattı. Kara, yaz aylarında hem günübirlik ziyaretçilere hem de konaklamak isteyenlere hizmet veren tesis sayesinde, bölgenin ekolojik dengesinin bozulmasına neden olacak girişimleri takip ederek önleme imkanına sahip olduklarına dikkati çekti.

Kara, Karagöl’ün yukarısındaki ormandan geçmiş yıllarda kesilen ağaçların, sellerin ve bölgenin yakınında bulunan bozuk 3 yayla yolunda zaman zaman yaşanan erozyonun gölü tehdit ettiğini vurguladı. Toprağın bu olumsuzlar yüzünden kayarak gölü doldurduğuna değinen Kara, şöyle konuştu: ‘Gölün toprakla dolması engellenmeli. Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Karçal Dağı’nın gölün sırtlarındaki bölümünde ve Ardahan Deresi yakınında taşlarla ya da ağaçlarla en az 3-4 menfez yapmalı, erozyonu önlemelidir. Aksi takdirde birkaç yıl sonra övüneceğimiz bir Karagöl’ümüz kalmayacak.’

 

0 Paylaşımlar

Comments are closed.

Close Search Window