Haberler|

Artvin için çok önemli olan yerel dinamikleri takibe devam eden, geçmişten günümüze olan süreci ele alan ve öngörülerin paylaşıldığı Karçal Dergisinin 3’üncü sayısı çıktı.

Belediyemiz tarafından Artvin’in coğrafyasını, tarih ve kültürünü ayrıntısıyla öğrenebilmek ve kayıt altına alabilmek amacıyla yayımlanan Karçal Dergisi’nin üçüncü sayısında yazarlar doğadan sanata, tarihten kültüre, ekolojiden mitolojiye birçok konuda birbirinden ilginç ve dikkat çekici yazıları kaleme aldılar.

 

Kamilet Vadisi: “Doğanın Sanatı”

Derginin ilk yazısı Kamilet Vadisi: “Doğanın Sanatı”nı Asena Çetinkaya yazdı. Çetinkaya yazısı ile ilgili “Karçal Artvin Coğrafya, Kültür ve Tarih Dergisi’nde hem doğduğum bu topraklara bir faydam olması arzusu hem de doğayı korumak için bilinçlenmenin artması adına yazarlık yapıyorum. Genellikle yazılarımı çalışma alanımın da kapsamındaki doğal afetler üzerine konu alıyorum. 2020 yılında yayınlanan tezimde Hopa Çayında meydana gelen sel ve taşkınları da konu almıştım. Derginin ilk sayısında Artvin’de yaşanmış doğal afetleri neden sonuç ilişkileriyle açıklamış ve yöremiz için nelere dikkat etmeliyiz sorusunu mercek altına aldım. Günceldeki yeni sayımız olan 3’üncü sayıda ise floristik koruma bölgelerinden biri olmasının yanı sıra yöre halkı için manevi değer taşıyan Kamilet Vadisini tanıtarak, bu bölgenin korunması için atmamız gereken adımları açıklamaya çalıştım” dedi.

 

Yayla Yolu Patikadır

Evren Uzunkaya Karçal Dergisi için “Yayla Yolu Patikadır” yazısını kaleme aldı. Artvin deyince akla gelen yokuşların sonunun yaylalara ulaştığını söyleyen Uzunkaya, “Şehirler, köyler, insanlar değişti, değişiyor, değişecek elbette. Bununla birlikte yaylalar da değişti. Gaz lambasının ya da sadece sobadan sızan ışığın sıcaklığında yapılan sohbetler yok artık. Taner yazmak için cesaretlendirdiğinde konu olarak yaylaları seçmek zorunda hissettim kendimi. Yaylaları değiştiriyoruz ve bu değişim sürecinde kritik bir noktadayız. Bununla ilgili anlatacak çok şey var. Şimdilik geçmişe özlem dolu bir giriş yaptık konuya” dedi.

 

Şavşat Tibet Kilisesi ve Komşu Bazı Yapılar

“Şavşat Tibet Kilisesi ve Komşu Bazı Yapılar” başlıklı Derginin 3’üncü yazısı Elif Saraç’a ait. Orta Çağ’da Tao-Klardjeti Bölgesi olarak adlandırılan alan içerisinde konumlanan Şavşat’ın, bölgenin tarihine ışık tutan önemli yapılara ev sahipliği yaptığını söyleyen Saraç, “Şavşat Tibet Kilisesi ve Komşu Bazı Yapılar başlıklı yazıda, Tibet ve Satlel Kiliseleri ile Satlel Kalesi ile ilgili yapım dönemleri gibi bazı tarihi, kültürel ve mevcut korunma durumları hakkında bilgiler ve gözlemler sunulmaya çalışılmıştır” ifadelerini kullandı.

 

Sahi Sen Nerelisin?

 “Sahi Sen Nerelisin?” başlıklı yazının sahibi Şenol Taban ise insanın geçmişine dair hasret duyacağı en güzel döneminin; erkeler için askere gidene, kadınlar için evlenene kadarki dönemdir diye düşündüğünü belirterek “Çünkü askerden ve evlilikten önceki yaşam kendine ait, sonraki yaşam ise ölene kadar mücadele ile geçen bir süreçtir.

Ne demiş Tarkovski; İnsan 16 yaşındayken dünyayı değiştireceğini düşünür. 18 olduğunda düşünceleri sert bir kayaya çarpar. 20 yaşına geldiğinde hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini anlar. 25 yaşına geldiğinde ise dünyanın onu değiştirdiğini fark eder. Ve insan 25 yaşında ölür, 75 yaşında gömülür.

Yaşlar birebir Tarkovski’nin yazdıklarına denk gelmese de Karçal Dergisindeki yazım hem en güzel hem de en sancılı dönemimi yani ilk gençlik yıllarımı geçirdiğim ve sonra bitmeyecek bir yaşam kavgası için terk ettiğim hem köyüme ve esasında gençliğime yazdığım güzellemedir” dedi.

 

Göğe Komşu Memlekette Arkaik Dans İzleri

Derginin 4’üncü yazısı İdris Ersan Küçük’e ait. Küçük Göğe Komşu Memlekette Arkaik Dans İzleri yazısı ile ilgili açıklamalarda bulunurken öncelikle Karçal Dergisinin çoğalarak büyüyen harika bir kolektif yapı olduğunu ve bu oluşumda görev almanı onun adına gurur verici olduğuna dikkat çekerek “Halk oyunları geleneklerimizin ne kadar eski olabileceği konusunda bazı ip uçları bulduk ve onları yazımızda aktarmaya çalıştık. Bilindiği üzere Artvin halk oyunları yerel kimliğin parıltılı bir nişanesi, bu nedenle her oyunumuza oldukça özen gösteriyoruz. Artvin halk oyunları birçok sanatçı, akademisyen ve müzisyen yetiştirmiştir. Bu beyin takımı şehre kültürel anlamda değer katmaktadır. Bu yazıda bizde köyseyirlik oyunlarımıza değindik ve bazı tarihsel belgelerde Artvin izlerini aradık” dedi ve başta Borçka Belediyesi olmak üzere dergide emeği geçen tüm paydaşlara şükranlarını sundu.

 

93 Harbi Sonrasında Ardanuç’tan Göçler

Murat Kasap Karçal Dergisinin 3’üncü sayısında 93 Harbi Sonrasında Ardanuç’tan Göçler başlıklı yazıyı yazdı.

Tarihsel süreçte Artvin ve civarından yaşanan göçleri esas alarak hazırladığı yazılardan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Batum ve civarından Göçler ve Borçka’dan Göçlere dair yazıların ardından bu sayıda da Ardanuç göçlerini arşiv belgeleri ışığında değerlendiğini söyleyen Kasap, “1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları ile Rusya idaresine bırakılan Ardanuç’tan toplu ve bireysel göçler yaşanmış ve arşiv kayıtlarında da genel itibariyle Ardanuç’tan göç edenler de Batum muhacirleri olarak kayıt altına alınmıştır.  Ardanuç’tan Birinci Dünya Savaşı’nda da büyük bir göç yaşanmıştır. Ancak bu yazıda Ardanuç’ta 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında başlayan ve 1910 yılına kadar süren göç süreci incelenmiştir.  Arşiv belgelerini göre Ardanuç muhacirleri Trabzon, Amasya, Sivas, Çorum, Tokat, Bursa, Diyarbakır, İzmir ve İstanbul gibi şehirlerde iskan edilmiştir” dedi.

 

Uzun Kent

Uzun Kent isimli yazı Ozan Kara’ya ait. Kara yazısına dair “Uzak kent, bir şehre verilebilecek en hüzünlü isim sanırım. Ülkenin “çoğunluğuna” uzak olan bu il, haliyle kendi kültürünü de kendisi yaratmış. Pek çok zorluklar yaşamış, acılar çekmiş. Tüm bunlara rağmen umudunu da yeşil tutmayı başarmış. Bu yazımda Artvin’ in nevi şahsına münhasır karakterini dile getirmeye çalıştım” diyerek bu fırsatı kendisine veren Karçal Dergisine de teşekkür etti.

 

Karçal Dağlarında Buzullar Nereye Kadar İnmişti?

Volkan Dede’ye ait olan Karçal Dağlarında Buzullar Nereye Kadar İnmişti? Başlıklı yazı, Karçal Dergisinin 8’inci yazısı. Dede bu yazısında Karçal Dağlarında 20.000 yıl öncesinde buzulların hangi yükseltiye kadar indiği belirttiğini söyledi “Laboratuvar analizleri sonuçlarına göre günümüzde 2926 metrede bulunan güncel buzul 20.000 yıl öncesinde 2.100 metrelere kadar inmiş durumdaydı. Bu da Çukunet ve Beyaz Su yaylasında buzulların varlığına geçmiş dönemde gözler önüne sermektedir” sözlerini ekledi.

 

Guarracino’nun Batum’dan Borçka ve Artvin’e Yolculuğu

Taner Artvinli, Karçal Dergisinin 3’üncü sayısında “Guarracino’nun Batum’dan Borçka ve Artvin’e Yolculuğu” başlıklı yazı yazdı. Artvinli yazısı ile ilgili yaptığı açıklamada “M Frederick Guarracino, 10 Kasım 1840 tarihinde İngiltere tarafından konsolos yardımcısı olarak Batum’a atandı. 1840-1846 yıllarında Batum’da görev yaptı. 1845 yılında Batum’dan Artvin’e kadar yolculuk yapan Guarracino, bu yolculuğuna ait izlenimlerini ve notlarını aynı yıl Journal of the Royal Geographical Society of London dergisinde (Sayı: 15, Sayfa: 296-305) “Notes of an Excursion from Batum to Artvin” başlığı ile makale olarak yayımladı. 1840’lı yılların Batum’u, Borçka’sı, Artvin’ine, Çoruh Nehri’nde kara kayıklarla yapılan ulaşıma, kayık reislerine, yol güzergâhındaki köylere, bölge coğrafyası ve sosyal yaşamına, bölge ekonomisine ve daha pek çok şeye ilişkin kimi ilginç kimi heyecanlı cümlelerle kaleme aldığı gözlemlerini adı geçen makalesinden özetleyerek aktarıyorum” ifadelerini kullandı.

 

Karçal Dağları Patikaları

“Karçal Dağları Patikaları” yazısını yazan Soner Özçelik, insan uzun bir süre aynı yerde yaşayınca yaşadığı coğrafyaya benzemeye başladığını ifade ediyor. Kendisinin Karçal Dağı eteklerinde doğduğunu ve Karçal’dan uzaklaşmamış bir insan olarak bu coğrafyayla olan içsel bağlarını uzun zaman önce oluşturduğunu söyleyen Özçelik, “İklimi, florası-faunası, yerel kültürü ve tadı ile vazgeçemeyeceğim bir yer. Evet suyu, havası, çayırları, ormanlarıyla bambaşka bir yaşam tadı var ediyor benim için, belki çok kişisel bir tat bu ama ekolojik yıkımların arttığı günümüzde, dört ayrı mevsimin tadını belirgin özellikleriyle Karçal Dağında çok daha farklı duyabildiğimi söyleyebilirim. Karçal, bölge için hem su kaynağı hem de mikro ölçekte iklim düzenleyicisidir. Karçal’a dair konuşulacak ve yazılacak çok konu var gerçekten. Ayrıca ekolojik açıdan da ‘Sıcak nokta’ özelliği taşıması dağa karşı daha hassas çalışmalar yapmaya itiyor bizleri” dedi.

 

Bisikletli Adam Gürkan Genç’in Gözüyle Dünyadan İzlenimler ve Artvin Coğrafyası

Karçal Dergisinin on ikinci yazısı Leman Albayrak’a ait olan “Bisikletli Adam Gürkan Genç’in Gözüyle Dünyadan İzlenimler ve Artvin Coğrafyası.”

Albayrak gerçekleştirdiği söyleşi ile ilgili şu ifadeler yer verdi:

“Bu söyleşide, bisikletin ulaşımda ve dağlık alanlarda spor amaçlı kullanımına dikkat çekildi. Artvin, engebeli arazi yapısı nedeniyle ulaşımda bisiklet kullanımı için genel olarak pek elverişli olmasa da ilçe merkezlerinin kuruluş yerleri pekâlâ bisiklet kullanımına uygun. Avrupa ülkelerinde bunun güzel örneklerini görmek mümkün. Yaya kaldırımı, bisiklet yolu, ağaçlar ve anayoldan oluşan bir ulaşım ağı gibi. Bu bakımdan, çok farklı ülkeleri yıllardır bisiklet ile gezen ve aynı zamanda hemşerimiz olan sevgili Gürkan ile söyleşi gerçekleştirdik. Onun önemli tecrübeleri, donanımı ile yerel coğrafi bilgiyi dikkate alırsak Artvin için bisiklet yolları ve kullanımına dair özgün çalışmalar yapılabilir.”

 

“Dedop’ali” “Gogo Mezarı” ve Tamara Efsaneleri

Mustafa Kara Karçal Dergisinin 3’üncü sayısı için “’Dedop’ali’ ‘Gogo Mezarı’ ve Tamara Efsaneleri’ni yazdı. Kara da yazısı ile ilgili yaptığı açıklamada “İnsanlar doğdukları yere benzer derler; Kabul! Ancak birkaç farkla…Bu coğrafyanın sadece insanları değil, efsaneleri de hikayeleri de kendine benzer; Zordur… Zorludur…  Ama pek de güzeldir…Bu efsaneler Güney Kafkasya’nın birçok yerinde dillendirilse de Artvin ve dolaylarında dolaşan söylencelerden bahsedelim biz” ifadelerini kullandı.

 

Biyokültürel Çeşitlilik–Batı Küçük Kafkasya’daki Yaylacıların Etnobotanik Mirası

Ceren Kazancı Oruç-Soner Oruç ise “Biyokültürel Çeşitlilik–Batı Küçük Kafkasya’daki Yaylacıların Etnobotanik Mirası” başlıklı yazıyı kaleme aldılar. Çift yazıları ile ilgili “Bu yazıda 2016-2018 yılları arası Türkiye-Gürcistan sınırı boyunca, Artvin, Ardahan, Acara ve Samtskhe-Cavaheti bölgelerinde yaylacılarla gerçekleştirdiğimiz yolculukları ve etnobotanik araştırmamızı özetlemeye çalıştık. Bu çalışmayla belgelediğimiz geleneksel bitki bilgeliği ve uygulamaların biyokültürel çeşitliliğin korunmasında ve restorasyonunda, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımında ve kültürel ve dilsel bağlantıların yenilenmesinde ve yeniden canlandırılmasında sınır ötesi politikalara değer katacağını umuyoruz” açıklamasını yaptı.

 

İsim Değişikliğinden Yer Değişikliğine Yusufeli’nin Kısa Bir İdari Tarihi

Taner Gökdemir’in “İsim Değişikliğinden Yer Değişikliğine Yusufeli’nin Kısa Bir İdari Tarihi” başlıklı yazısı da dergide yerini aldı. Gökdemir bu çalışmada Osmanlı Devleti döneminde cereyan eden gelişmeler nedeniyle “Kiskim” isminin “Yusufeli” olarak değiştirilmesi sürecinin anlatıldığını belirterek “Bunun yanında Çoruh Nehri üzerinde yapılan Yusufeli Barajı’nın 22 Kasım 2022 tarihinden itibaren su tutması sebebiyle başka bir alana taşınmaya başlanan Yusufeli ilçesinin yaklaşık olarak yüz elli yıllık bir süre zarfında yönetim merkezindeki değişiklikler ve sebepleri üzerinde durulacaktır” dedi.

 

Kitap İncelemesi: Murat Kasap, “Osmanlı Arşiv Kayıtlarında 93 Harbi Batum Muhacirleri”

3’üncüsü yayınlanan Karçal Dergisi’nin son yazısı Ehat Çoban’a ait. Çoban dergi için Murat Kasap’a ait Osmanlı “Arşiv Kayıtlarında 93 Harbi Batum Muhacirleri” kitabının incelemesini hazırladı.

Osmanlı Arşiv Kayıtlarında 93 Harbi Batum Muhacirleri Kitabı’nda Batum ve havalisi olarak adlandırılan aynı ortak tarihi, kültürel özellikleri,  gelenek ve görenekleri yaşayan Acara, Artvin, Çakvi, Çürüksu, Batum, Gönye, Maradit, Borçka, Hopa,  Livane, Murgul, Şavşat, İmerhev, Maçahel ve Ardanuç gibi yerlerden göç yollarına dökülen on binlerce muhacir ailenin, Anadolu’nun muhtelif yerlerinde iskan edilmesini arşiv belgelerini esas alarak anlatıldığını söyleyen Çoban, “Eserde Batum ve havalisi tarihi ile birlikte 19. Yüzyıl Osmanlı-Rus Savaşları ve 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nda Batum Cephesi ayrıntılı bir şekilde yazılmıştır. Göç süreci, muhacirlerinin iskânıyla kurulan köylerin adları, hane ve nüfus bilgileri, köylerin kuruluş hikâyeleri, muhacirlerin isimleri, sülale adları, yaşları, nüfus tezkireleri, evlilik ve ölüm kayıtları, muhacirlere yapılan nakdi ve ayni yardımları, muhacir köylerinde inşa edilen cami, çeşme, okul, köprü gibi hayır eserleri ihtiva eden belgeler kullanılmıştır. 2018 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Gürcistan Dostluk Derneği tarafından bastırılan eser 832 sayfa ve 23*33 ebatındadır” ifadelerine yer verdi.

0 Paylaşımlar

Comments are closed.

Close Search Window